30 Ekim 2008 Perşembe

Kendimle Konuşmalar


Bir Yolculuk; Annem ve Ben...

Bir gün, bir özlemi fark ediyorsan bir tren yolculuğunda ve buna sebep sadece bir "şal" ise... Annen yaşlarında ama annen kadar güzel olmayan o kadının boynuna doladığı şal yüzünden kuytu ve kimseyi yaklaştırmadığın köşelerine itelediğin özlem su yüzüne çıkmak için çırpınıyorsa... Demektir ki; bu özlemi algılarının açık olduğu tüm alanın dışına itmeye çalışıyorsun. Fakat bu konuda da becerikli olamayınca gözyaşı döküyorsun! Özlemi yutmak üzereyken, yutkunup boğazında en burgulu düğümü oluşturabileceği yere hapsettiğinin ayırdına varıyorsun. Düğüm orada kalacak;her zaman!Ve burgu burgu...Sadece 3 aydır ya da belki sadece 1 saattir annensiz kalmış olabilirsin. Fark etmez!!!"Çünkü"sü çok uzun. Bunun, ayrılığın ilk küçük adımı olduğunu biliyorsun. Onsuz geçecek günlerinin stajyerliğini yapıyor; tıpkı mesleğinin staj dönemini sevmediğin gibi, bu, "özlememek" işinin staj dönemini de sevmediğini biliyorsun.Hayatta yaşadığın tüm zorlukları ona anlatmıyordun. Hatta çoğundan haberi bile olmadı! Oysa hayatının bu en zor döneminde, en çok onun yokluğunun iğneli ucu batıyor kollarına, gözbebeklerine ve tüm iç organlarına. Önce tüm uzuv ve organlarının var olduğunu fark ediyorsun bir acı eşliğinde. Ardından, onun salt varlığının bile acını hafiflettiğini duyumsuyorsun.Onu düşünmek güzel şey...Ama acının soylusu olmaz!İstemsizce camdan dışarı bakıyorsun; çam ağaçları var görünürde ve günün en sevdiğin vakitleri uzaktan göz kırpıyor! Turuncuyu sevmezsin güneşin sahipliği dışında... Yanındaki yolcu kadınla, aynı enlem, boylam ve eğimdeyken bile aynı şeyleri düşünüyor olamazsın. İşte şimdi daha da iyi anlıyorsun, sevebilmek için de gerek yok "aynı" olmaya!Dünyaya ilk gelişindi ve bir dahaki seferi yok! Bu yüzden ilk kez ve son kez sever gibi sevdin onu. Bir çocuğu, bir kitabı, bir ağacı, bir oyunu, bir bardak sıcak çayı, ilkokul yıllarını, kumsalda bulduğun parlak taşı, kaleminden çıkan sözcükleri saklayan defteri, kalemini, Ankarayı, ilk aşkını, yolculukları, dünyayı, evreni; hepsini birden sevebilmekti anneni sevmek!


Bir ev düşün,
İki göz, bir oda!
İki gözden akanlar sığmaz oldu odaya...

Anneme...

Hiç yorum yok: